bugün
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız11
- icardi190527
- hemşire kızlar nasıl oluyor10
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi18
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam10
- özgür özel13
- suriyeliler suriye'ye dönsün19
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi24
- emar9
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz40
- bik bik bu sözlüğün divasıdır13
- kruvasan ile kahvaltı yapmak8
- karınıza kaşarlı poğaça yapar mısınız19
- memesi küçük olmak18
- emmanuel emenike17
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek16
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi19
- aykolik'in boyu yaşı kilosu mesleği9
- fake hesabım için nick önerileri9
- iğrenç bir his tarif et38
- insana kendini kötü hissettiren şeyler26
- anın görüntüsü14
- yazarların ruh hali10
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı12
- köpekler arasından seri katil çıkmaması9
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak10
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
- bik bik'in yaşı boyu kilosu8
- sel felaketinin nedeni cehapedir13
- türkiye de 120000 atatürk heykeli olması16
- mustafa sandal'ın 1 mayıs paylaşımı14
- sözlüğün en götü güzel kızı21
- düşün ki o bunu okuyor13
- 1 mayıs8
- ahirette sorulacak ilk soru8
- en yaşlı özelliğiniz13
- oksijensizsu14
- 1 mayıs 2024 borussia dortmund psg maçı9
- uludağ sözlüğün bitmiş olması14
- sözlük kızlarını kategorize eden utanmazlar18
- kocamsunun hazırladığı sürpriz15
- japonyada düşen insana yardım edenler12
- vahdettin'e hain diyenleri susturacak tarihi belge27
- club'a gidiyor musun diyen erkek9
- tilki ailesi8
- sözlük erkeğinden damat olmaz14
- 30 nisan 2024 bayern münih real madrid maçı19
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız8
entry'ler (484)
Facebook ta o denli sayfa ve gruplar var ki bir kısmı gerçekten sağlam bir kısmı ise bi o kadar boş diyenler için rehber niteliğinde gruplardır.
Mesela; https://facebook.com/groups/1818221051801034
Mesela; https://facebook.com/groups/1818221051801034
Gayet net bir şekilde sevmeyen erkektir.
Kafası açık (geniş fikirli) biri varsa neden olmasın.
Kendini sevmek, hayatı sevmek ve sağlıklı olmak.
Balkondan top oynayan çocukları izlemek.
Üç arkadaş oturmuş neredeydik nereye geldik ve nereye gidiyoruz'u konuşuyoruz.
Yok işte sanırım bu durumu beceremediğim ilişkidir. Her şey birisinden etkilendikten sonra başlıyor mesela. Seni sadece fiziksel olarak etkileyen ise sadece tek gecelik oluyor. Tam birisiyle sevgili olduğunu sanıyorsun mesela bir bakmışın kaldırımda tek başına yürürken buluyorsun kendini. Elbette insan her şeyini paylaştığını destek aldığı, akıl danıştığı, beraber uyuduğu, baZen tartışdığı sonra özür dileyip barıştığı, sürprizler yaptığı, beraber hayaller kurduğu birisini arıyor hayatında. Eğer bu sevgililik ise işte o yok şu an bende.
Bir erkek susuyorsa bilin ki nöronları, içinde bulunduğu durumu düzeltmek adına bombardımana geçer. Ne demek yani? Şöyle ki, bulunduğu yer muhtemelen onu rahatsız etmiştir. Bulunduğu yerde bir şeyler hafızasını tetiklemiş, düşünmeye başlamıştır. Uzaklara bakıp susuyorsa büyük olasılıkla çok güzel şeyler düşünmüyordur. Gözlerinize bakıp susuyorsa bilin ki güzel şeyler düşünüyordur.
ilk hatada insan silmek hatanın durumuna göre değişir. Hata gerçekten hata ise silmesi çok mantıklı değildir.
Bir nevi iştahsızlıktır. insanın bazen iştahı kaçar, canı hiç bir şey istemez ve ağzında devamlı kullandığı bir kelime vardır; "bıkkınlık"
*bıktım bu işten,
*bıktım bu yoldan,
*bıktım bu yerden,
*bıktım bu hayattan...
Ve bu insanlar aslında tanıdık insanlardır. Çok fazla hayal kuramayan, yalnızlıktan şikayet eden, kalabalığı sevmeyen ya da aşık olamamış insanlardır.
*bıktım bu işten,
*bıktım bu yoldan,
*bıktım bu yerden,
*bıktım bu hayattan...
Ve bu insanlar aslında tanıdık insanlardır. Çok fazla hayal kuramayan, yalnızlıktan şikayet eden, kalabalığı sevmeyen ya da aşık olamamış insanlardır.
Bir anadan dünyaya gelen yolcu
Görünce dünyaya gönül verdin mi?
Kimi böyük kim böcek kimi kul
marak edip heçbirini sordun mu?
Bunlar neden nedenini sordun mu?
Görünce dünyaya gönül verdin mi?
Kimi böyük kim böcek kimi kul
marak edip heçbirini sordun mu?
Bunlar neden nedenini sordun mu?
merak hastalığı.
muhtemelen düşük özgüven'in sebep olduğu karamsarlıktır. Çünkü bu insan rededilmekten korkar. Geçmişinde defalarca rededildiği için mesaj yazacağı kişiden de daha ilk başta bunu düşünür. Elbette sonuç kaçınılmaz olur büyük olasılıkla. O yüzden içinizden geldiği gibi davranmak en hayırlı olanıdır.
insan'ın süper gücüdür bilinç.
istanbul'da bir akşam üstünü düşünün, mesai saati bitiminde yolların kalabalıklığını düşünün mesela. Trafik sıkışmıştır, metrobüs'ün içerisi insan kalabalığıdır. Her bir insan'ın varacağı hedef farklıdır. Yollara baktığınızda yoğun bir araba sürüsü görürsünüz. işte beynimizin içi de istanbul'un meseai saati çıkışı gibidir. Milyonlarca nöron bulunmaktadır ve bu nöronlarla iletişim kuran milyonlarca hücreler durmadan sinyal gönderir.
Beynimizin içi o kadar karışık ki, sadece küçücük bir noktasını incelersek karşımıza samanyolu galaksisinden fazla hücreler çıkabilir. Düşünüldüğünde ise bu kadar hücreden akıp giden sinyallerin her birini çözecek olsaydık nasıl bir insan olabilirdik? Beynimiz bunca sinyali elbette tam zamanlı olarak işleyemediği için büyük bir depo oluşturmuş ismi de bilinç altı...
Sevinçlerimizin, hüzünlerimizin, hayallerimizin ve tutkularımızın hatta benliğimizin bir grup sinir hücresinden meydana geldiğini düşünün. Evet bu size inançlarınızdan ötürü oldukça saçma gelebilir. Ancak hepsi bu sinir hücreleri ile bağlantılı moleküler birleşimlerdir. Bu durumu biraz daha açalım.
ilahi dinlere inanan bireyler şüphesiz insanın fiziksel bir bedeni olduğuna ve bu fiziksel bedenin içinde ise maddesel olmayan bir ruh olduğuna inanırlar. işte buna dualizm deniliyor. Dualizm bir çok dinde esas olarak alınmıştır. Bu akımın öncülerinden Rene descartes hayvanların birer makine olduklarını ancak insanların hayvanlardan ayrı olarak ikilik durumu yani dualite olduğunu söylemiştir. Günümüzde milyonlarca insan dualite'ye inanmaktadır. Bir çok insan hayvanlarda bizdeki gibi bir bilincin olmadığını sadece insanlığa yardım etmeleri için yaratıldıklarını savunurlar.
Ancak bilim şöyle diyor; "fiziksel bedeninden başka bir sen yoktur." Elbette bu durum saçma gibi gelebilir. isterseniz biraz bilincimizin fiziksel özellikleri hakkında konuşalım. Bizler meraklı yaratıklarız. Durmadan merak ederiz. Çocuklar nasıl konuşmayı öğreniyorlar? Birisi bize neden çekici ya da itici gelir? Gibi bir çok konuyu merak ederiz.
Beynimizdeki sinir hücreleri birbirlerine kimyasallar ile bağlantılıdır. Bir uyarıcı görevi üstelenirler. Mesela hüzünlendiğimizde farklı bir uyarılma, sevindiğimizde ise farklı bir uyarılma ile kimyasal tepkime oluşur. Bunun neticesinde duygular ortaya çıkar. Bu duyguların depolandığı yer ise bilinç altımızdır. Oraya erişim sınırlıdır. Hangi durumlarda bu büyük depolama alanına ulaşabiliyoruz? Uykuda...
Uykumuzu mutfak olarak düşünebiliriz. Bu mutfağa dışarıdan o kadar çok şey alıyoruz ki, etrafımızda olan biten herşeyi... işte bu mutfakta hayallerimiz bilinç altımızdan bilincimize doğru hareket eder. Bu yüzden uyandıktan sonra halen uykunun etkisi altında kalabiliyoruz. Hatta bazen saatlerce unutamıyoruz. Bunun sebebi gerçekten de gerçekçekçi olması. Bilinç altımızdan kopup gelen nesnelerin bilincimizde yani onları anlayarak yorumladığımızda bize o kadar gerçekçi gelir ki ve bir okadar da saçma. Saçma olduğunu bildiğimiz halde bu durumu yorumlamak isteriz. Çünkü rüyadakilerin bir anlamı olmalı değil mi? Ancak o anlamlar ansiklopedilerde değil, senin bilinç altında. O gördüklerini sadece bilincin çözebilir. Rüya tabirleri değil...
istanbul'da bir akşam üstünü düşünün, mesai saati bitiminde yolların kalabalıklığını düşünün mesela. Trafik sıkışmıştır, metrobüs'ün içerisi insan kalabalığıdır. Her bir insan'ın varacağı hedef farklıdır. Yollara baktığınızda yoğun bir araba sürüsü görürsünüz. işte beynimizin içi de istanbul'un meseai saati çıkışı gibidir. Milyonlarca nöron bulunmaktadır ve bu nöronlarla iletişim kuran milyonlarca hücreler durmadan sinyal gönderir.
Beynimizin içi o kadar karışık ki, sadece küçücük bir noktasını incelersek karşımıza samanyolu galaksisinden fazla hücreler çıkabilir. Düşünüldüğünde ise bu kadar hücreden akıp giden sinyallerin her birini çözecek olsaydık nasıl bir insan olabilirdik? Beynimiz bunca sinyali elbette tam zamanlı olarak işleyemediği için büyük bir depo oluşturmuş ismi de bilinç altı...
Sevinçlerimizin, hüzünlerimizin, hayallerimizin ve tutkularımızın hatta benliğimizin bir grup sinir hücresinden meydana geldiğini düşünün. Evet bu size inançlarınızdan ötürü oldukça saçma gelebilir. Ancak hepsi bu sinir hücreleri ile bağlantılı moleküler birleşimlerdir. Bu durumu biraz daha açalım.
ilahi dinlere inanan bireyler şüphesiz insanın fiziksel bir bedeni olduğuna ve bu fiziksel bedenin içinde ise maddesel olmayan bir ruh olduğuna inanırlar. işte buna dualizm deniliyor. Dualizm bir çok dinde esas olarak alınmıştır. Bu akımın öncülerinden Rene descartes hayvanların birer makine olduklarını ancak insanların hayvanlardan ayrı olarak ikilik durumu yani dualite olduğunu söylemiştir. Günümüzde milyonlarca insan dualite'ye inanmaktadır. Bir çok insan hayvanlarda bizdeki gibi bir bilincin olmadığını sadece insanlığa yardım etmeleri için yaratıldıklarını savunurlar.
Ancak bilim şöyle diyor; "fiziksel bedeninden başka bir sen yoktur." Elbette bu durum saçma gibi gelebilir. isterseniz biraz bilincimizin fiziksel özellikleri hakkında konuşalım. Bizler meraklı yaratıklarız. Durmadan merak ederiz. Çocuklar nasıl konuşmayı öğreniyorlar? Birisi bize neden çekici ya da itici gelir? Gibi bir çok konuyu merak ederiz.
Beynimizdeki sinir hücreleri birbirlerine kimyasallar ile bağlantılıdır. Bir uyarıcı görevi üstelenirler. Mesela hüzünlendiğimizde farklı bir uyarılma, sevindiğimizde ise farklı bir uyarılma ile kimyasal tepkime oluşur. Bunun neticesinde duygular ortaya çıkar. Bu duyguların depolandığı yer ise bilinç altımızdır. Oraya erişim sınırlıdır. Hangi durumlarda bu büyük depolama alanına ulaşabiliyoruz? Uykuda...
Uykumuzu mutfak olarak düşünebiliriz. Bu mutfağa dışarıdan o kadar çok şey alıyoruz ki, etrafımızda olan biten herşeyi... işte bu mutfakta hayallerimiz bilinç altımızdan bilincimize doğru hareket eder. Bu yüzden uyandıktan sonra halen uykunun etkisi altında kalabiliyoruz. Hatta bazen saatlerce unutamıyoruz. Bunun sebebi gerçekten de gerçekçekçi olması. Bilinç altımızdan kopup gelen nesnelerin bilincimizde yani onları anlayarak yorumladığımızda bize o kadar gerçekçi gelir ki ve bir okadar da saçma. Saçma olduğunu bildiğimiz halde bu durumu yorumlamak isteriz. Çünkü rüyadakilerin bir anlamı olmalı değil mi? Ancak o anlamlar ansiklopedilerde değil, senin bilinç altında. O gördüklerini sadece bilincin çözebilir. Rüya tabirleri değil...
itiraf furyasına kapılan üniversitelere dahil olmuş. http://nehuitiraf.com
http://www.nehuitiraf.com diye de soru&cevap sitesi vardır.